Güm! Boeing 747'nin merdivenlerinden inerken kuru Akdeniz sıcağı kendisini karnımın tam ortasını yumruklarcasına tanıttı. O kadar sıcak bir havayla hiç karşılaşmamıştım ama o zaman sadece sekiz yaşındaydım ve Londra'nın donuk ve gri gökyüzünden daha ötesini hiç görmemiştim. Tooting'in ötesinde bir dünya olduğundan ve bu dünyanın neler getireceğinden bihaberdim.
1974 yılıydı, Kıbrıs Lefkoşa Havaalanıydık ve yaşanacaklar ömrüm boyunca beynimden hiç silinmeyecekti.
Alıntı:
Yeşil Hat- Savaşın Ortasında Tatil - Kıbrıs 1974
Bu kelimeleri yazarken başımıza gelenlerin üzerinden tam otuz yedi yıl geçti. Gözlerimin önünde yaşananlar esnasında günlük tutmadığım için tam tarihlerden bahsedemiyorum. Tarihleri belirlemek için araştırma yaptım ama ne tarihlerin ne de siyasetin öneminin olmadığına karar verdim.
Alıntı:
Yeşil Hat- Savaşın Ortasında Tatil - Kıbrıs 1974
Evimiz çift kişilikli çocuklarla doluydu: anne babamız etraftayken sessiz, söz dinleyen ve saygılı birer Türk çocuğuyduk ama evde bir başımıza kaldığımızda azılı birer Londralı sokak çocuğuna dönerdik.
Zamanımızın çoğunu sokakta geçirirdik, ip atlar ya da Elim Sende, Zili Çalıp Kaçma, Misket, Taş Devirmece ve Beş Taş oynardık. 70'lerde Balham’daki Kenilford Sokağında yaşarken sokakların vahşi çocukları bizlerdik, sekiz kişi olduğumuzu hatırlatayım.
Alıntı:
Yeşil Hat- Savaşın Ortasında Tatil - Kıbrıs 1974
“Ben Kıbrıslı bir Rum'um.
Soner ise Kıbrıslı bir Türk.
Koleje beraber gittiğimizden beri benim arkadaşım ama bu kitap beni hazırlıksız yakaladı. Çünkü sizinle paylaştığı hatıralarını benimle hiç paylaşmamıştı.
Bu çok dürüst bir kitap, ne abartılı ne de kendini beğenmiş, hem Kıbrıs Rumlarının hem de Türklerinin mutlaka okuması gereken bir kitap.
Ağlayacaksınız.... Hem de kahkahalarla.....
Bazı bölümlerse sizi çok şaşırtacak...
Çizdiği bazı görüntülere ada insanı olarak bizler aşinayız......bazılarına ise çok şükür değiliz.....”
Maria (Georgiou) Christophi
|
Londra doğumlu Kıbrıs Türk'ü Soner Küfi, 1974 yılında annesi tarafından götürüldüğü Kıbrıs'ta gözlerinin önünde cereyan eden Rum ve Türk askerlerinin savaşında yaşadıklarını kitabında paylaştı.
07 Mayıs 2012 Pazartesi 11:03
Avrupa Ajansı
|
Cebinden bir kibrit çıkarırken “Şimdi izleyin.” diye mırıldandı.
Ben dehşete düşmüş bir şekilde “Canlı canlı yakmayacaksın değil mi?” diye sordum.
Ozi gayet sakin bir şekilde “Yakacağım.” diye yanıtladı. Kibriti çaktı ve kapalı kutu alev aldı. “Son birkaç gündür kendimi böyle eğlendiriyorum.” dedi.
Alıntı:
Yeşil Hat- Savaşın Ortasında Tatil - Kıbrıs 1974
Yarım saat kadar sonra şimdiki adı Serdarlı olan Çatoz köyüne vardık. Birden annemin gülümsemesi yarım kaldı. Köydeki evler alevler içerisindeydi.
Hasan yanan evlerin yanından geçerken “Çocuklar ellerinizle kulaklarınızı kapayın, çabuk!” diye bağırdı. Çok korkmuştum ama Hasan'ın uyarısını dinlemedim, evlerden birinin yanından geçerken içeriden gelen çığlık seslerini duydum.
Annem çaresizce “Burada ne oldu?” diye ağlayarak Hasan'a baktı. Hasan nereden bilecekti ki? Bilmiyorum manasında omuzlarını kaldırmaktan başka verecek cevabı yoktu. Annem “Bu yolun güvenli olacağını söylemiştin. Neler oluyor?” diye sordu. Hasan “Gerçekten bilmiyorum.” dedi. Pek olası olmasa da “Belki de Türklerin yakaladığı Rumlardır.” dedi. Söylediklerine inanmak istiyordu aksi halde çok tehlikeli bir bölgede demektik.
Alıntı:
Yeşil Hat- Savaşın Ortasında Tatil - Kıbrıs 1974
|